1 Ocak 2016 Cuma

HARF İLMİ

Harfler, sözcüklerin yapı taşlarıdır. Sözcükler ise dilin yapı taşlarıdır. Harfler birleşerek sözcükleri, sözcükler de dil sistemini oluşturur. Dilin temel fonksiyonu, duygu ve düşüncelerin değişimini gerçekleştirmek, yani iletişimi sağlamaktır. Ancak insanî hayâl gücü, harflerde ve sözcüklerde iletişimsel işlevden fazlasını görmüştür. Harfler sözcüklerin temel unsuru olmanın yanı sıra, kimi zaman metafizik gerçekliklere işaret ettiğine, kimi zaman da spritüel güçlere sahip olduğuna inanılmıştır.

İbn Arabî harfler ilmini, “İsevî ilim” ve “evliyâ ilmi” olarak isimlendirir. “İsevî ilim, harfler ilmidir. Bu yüzden Hz. Îsâ’ya üfleme yeteneği (nefh) verilmiştir. Üfleme, canlılığın rûhu olan kalbin boşluğundan çıkıp gelen havadır. Eğer hava ciğerlerden çıkıp ağza doğru gelirken kesilecek olursa ki, bu havanın kesildiği yerlere “mahreç yerleri” denir, harflerin ayn’ları zuhûr eder.
Nefes harflerin, harfler de kelimelerin yapı taşlarıdır. Nefes küllî bir hakikat olarak harfleri kendi içinde potansiyel olarak bulundurmaktadır. Fakat harfler ancak nefesin boğazın başlangıcından dudaklara kadar uzayan mahreçlerle buluşması ile bilfiil zuhûr etmektedir.
Kur’an harfleri 28 adet olup; her harf 10 temel şeklin bir veya ikisini içermektedir. Bu on şekil on tecelliye tekabül etmektedir. Bunlar Ku'ran-i Kerim'de söz edilen mükemmel on veya Hayat Ağacındaki on Sefirottur. Aşağıdaki resimde bu on temel şekilleri Hayat Ağacında gösterilmektedir. 
Ağaçtaki ilk tecelli Keter'dir (Taç). Bu tek nokta ile ilintilidir. Keter evrendeki her şeyin başlangıcıdır. Bütün şekiller noktayla başlar, o bütün şekillerin en basit ve temel olanıdır. Mümkün olan her şeklin potansiyelini temsil eder, aynı şekilde Kether evrendeki her şeyin potansiyelini temsil etmekte olup; Neptün ile ilişkilidir.
Keter'in potansiyelinden Hohmah (Hikmet, Bilgelik) tecelli eder. Bunu iki noktaya benzetebiliriz. O eril ve dişili temsil eder. Herşeyin içindeki mevcut kutupluluğu temsil eder. Bir bakıma tek olan kendini bölerek iki meydana getirdiği için, yaşam başlangıcı ve sperm ve yumurta birleşerek bir zigot (döllenmiş yumurta) yaratıkları meosis sürecine benzetebiliriz. Bu evrenin yaratılışıdır. Bu belirli bir başlangıç noktası ve sonu, ama aynı zamanda yaşamın doğal sürekliliğini temsil eder. Hohmah Uranüs ile ilişkilendirilir.
Binah (Zeka) ise, Hohmah'dan form ve işlev yaratma enerjisine gelen alıcı güç, İkilemden (Duad) zuhur eden Üçlemdir (Triad). Üçgen tek bir form olarak çalışan üçlemi simgeler. Burada iki zıt güç ve üçüncü bir dengeleyici güç ve aralarında dördüncü bir güç, İlahiliğin tezahürünü ortaya koyarlar. Onu hayatın doğduğu evrensel rahme benzetebiliriz. O, İlahiliğin fiziksel formda tezahür edebilmesi için yaratılan boşluktur veatürn ile ilişkilidir. 
İlk üç şekil göksel  (Derin boşluk) olup; bütün şeylerin tezahür olmayan yönünü veya özünü içermektedir. Onlar saf özlerinde noktadırlar. Bu şekil görülebilir, ama aklın gözünde doldurulması gerekir. O, varlığa geçişten hemen önceki hali Ain, Ain Sof ve Ain Sof Aur [Hiçlik, Sonsuzluk ve Sonsuz Işık] halini temsil etmektedir. Varlık süreci başlar başlamaz, her şeklin özü somut çizgilerden belirlenmiş bir şekil alır.
Hesed (Sevgi), Binah'ın faaliyetlerinden yaratılan tezahürattır. Burada tek yatay çizgiyi bulmaktayız. Bu fiziksel tezahürata girmenin ilk safhasıdır. Hesed, daha somut bir şekilde Hohmah'ın yansımasıdır. Hesed ayrıca Hayat Ağacında arketipsel eril şeklidir. O dışa yayılma gücünün tezahüratıdır. Dolayısıyla, onun nihai ifadesini düz çizgide bulmak mümkündür. Çizgi sürekli genişler ve uzar. O Hesed faaliyetlerini çok iyi temsil eder ve Jüpiter ile ilişkilidir.
Hohmah-Hesed ilişkisine benzer olarak, Geburah (Güçlülük) da Binah'ın daha somut bir şekilde yansımasıdır. Ancak burada daireyi buluyoruz. Daire kısıtlama gücünün iyi bir simgesidir. O, hepimizin içinde dünyaya geldiği rahmi simgelemektedir. Bu bizi tezahürat sürecinde yardım eden kısıtlayıcı güçtür. Onu ayrıca kendi kuyruğunu ısıran kuyruklu yılan Ouroboros'a benzetebiliriz. Mars ile ilişkilendirirlir.
Çizgi ve daire, iki nokta ve üç nokta ile temsil edilen güçlerin açığa çıkmasının sonucudur. Altıncı şekil; bu tezahür eden güç temasına devam etmektedir. Bu Keter noktasının tezahürat sürecinin bir sonraki evresidir. Eğer noktanın sayfadan aşağı akmasına izin verilseydi, o kolaylıkla bir dikey çizgi oluştururdu.  Altıncı şekil Tifaret (Güzellik) tecellisiyle ilgilidir. Düz dikey çizginin basitliğinde büyük bir güzellik vardır. Yatay çizginin temsil ettiği genişleme yerine, dikey çizgi, yükseliş ve inişi belirtmek üzere dikeydir. Altınci şekil Güneşi temsil eder. İkinci üç şekil fiziksel yaratımın başladığı kuarkları temsil eder.
Dikey ve yatay çizgilerin birleşimi yedinci şekli ortaya çıkarır. Bu şekil Netzah (sağlamlılık) ile ilgilidir. İlginçtir ki yatay çizgi ister üste veya altta olsun, sonuç hep aynıdır. Her birinde Dal (Dalet) harfinin (kapı) iki farklı şekli vardır. Harf aşk gezegeni Venüs ile ilintilidir ve bu Netzah'a atfedilen gezegendir. Bu tezahüratın zuhur ettiği kapıdır, rahmin kapısıdır.
Sekizinci şekil Geburah'in Tifaret'ten çıkarılmasından ortaya çıkar. Çıkarma, dişil işlev kısıtlamayla yakınlığı vardır. O, Geburah gücüne yakındır, nitekim Adalet Kılıcı olarak kir ve tortuyu kesip yakar ve kutsal ve kutsanmış olanı açıya çıkarır. Yarım daire tecelli Hod (Şan) ile ilgilidir. O yukarısındaki Ağaçtan enerji alır ve Yesod'a yönlendirir. Harf Merkür ile ilintilidir.
Dokuzuncu şekil Tifaret'in dikey çizgisine benzer ama  eğiktir ve bir hilal oluşturur. Bu hilal şekli tecelli Yesod'a (Temel) atfedilir. O, insan ve İlahi arasından gelip giden enerjileri temsil eder ve İlahilikten insana ve insandan Tanrı'ya geri enerji gönderebilme özelliğine sahiptir. Ay ile temsil edilir. Üçüncü üç elektron, nötro ve protonlardır.
Son tecelli bir kupa şeklinde hilaldir. Şekil son tecelli Malhut'ta (Egemenlik) yatar. Bu yukarıda sıralanan bütün şekillerin alıcı sondur. Bu Keter'de başlayan sürecin son tecellisinin kabı olup; dünyayı ve molekülü, maddeyi temsil eder.
Bundan sonraki yazılarda tek tek harflerin anlamları üzerinde duracağım.
Hamd Alemlerin Rabbi Allah’a mahsustur.
KAYNAKLAR
1.       Uluç T. İbn Arabî’de mistik sembolizm. TASAVVUF: İlmî ve Akademik Araştırma Dergisi, yıl: 7 [2006], sayı: 16, ss. 151-190.
2.       İbn Arabi Fütuhatı Mekiyye 1. Cilt
3.       Mamduh Al-Daye; Çeviri Kemal Menemencioğlu Arap Harflerin Sırları
http://www.hermetics.org/ArapHarfleri.html

Zübeyde Gündüz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder